Ailesi çiftçi olduğu için İspanya kırsalını iyi tanıyan Lorca dadısından dinlediği geleneksel baladlar, masallar ve çingene hikayeleriyle büyümüş, eğitim yıllarında İspanyol folklorunu araştırmış ve tüm bunları eserlerinde işlemiştir. Önce şiirleri, ardından tiyatro eserleri müthiş ilgi uyandırmıştır. 1929 yılında New York'a davet edilmiş, bu deneyim onu derinden etkilemiştir. İspanya İç Savaşı sürerken 19 Ağustos 1936'da falanjistler tarafından kurşuna dizilerek bir zeytinlikteki toplu mezara gömülmüştür.
Oyunları İspanya köy hayatının en derin ve en yabanıl tutkularını işlemesiyle meşhurdur. Geleneksel oyun tekniğini yenilikçi modern dramatik tekniklerle kendine has bir biçimde kaynaştırmıştır. Tutkulu insanların, özellikle de dar köylü toplumlarının toplumsal uzlaşım tuzağına düşmüş kadınların trajik hikâyelerini anlatmıştır.
1933 tarihli Kanlı Düğün Lorca'nın en bilinen ve en şiirsel oyunudur. Endülüslü bir çiftin gerçek hikayesine dayanmaktadır. 1934 tarihli Yerma ise küçük bir köyde hayatın ne kadar klostrofobik olacağına dair daha haşin bir hikaye anlatmaktadır.