450 yıl Osmanlı hâkimiyetinde olan toprakların, Osmanlı'dan kurtarıldıktan sonra, Batılılar tarafından cetvelle çizilmiş Ortadoğu sınırları içindeki Suriye, Türkiye ile 931 kilometrelik en uzun sınırı olan Arap Cumhuriyeti'dir. Kan ve gözyaşının, kuma ve petrole bulandığı Ortadoğu ve Suriye'deki darbelerle diktatörlükler, halkı aç ve yoksul bırakmıştır. Sürekli bir barut fıçısı üzerinde oturan Ortadoğu'da, bu fitili ateşleyen tarihi olaylardan bir tanesi de şüphesiz 29 Kasım 1947'de Birleşmiş Milletler'in Arapların muhalefetine rağmen, Filistin'in bölünmesini ve bağımsız bir İsrail devletinin kurulmasının kararlaştırılmış olmasıdır... Kitaptaki olaylar bu tarihten sonraki 10-15 yıl sonrasında, İsrail'in Golan Tepeleri'ni işgal etme zamanlarına denk gelen Suriye'nin kuzey sınır bölgeleriyle, Türkiye'nin güneydeki Suriye sınır bölgelerinde geçmektedir. Yıllar, yıllar önce bu bölgede yaşayan, bu bölgeyi iyi tanıyan bilge bir ak saçlı şunları söylemiştir: "Ya Amık'da ya Tomuk'da harp olacak, kan gövdeyi götürecek. Yüzbinlerce atlı yayan kalacak. Kurtulmak istersen ya at belinde ya dağ selinde..." Kitaptaki olaylar ve kahramanlar tamamen hayal ve kurgu ürünüdür.