Ben bahçedeki Kanola'ydım, yalnızca Arı'm tarafından fark edilmeyi bekliyordum.
Ölüm kaderin oyunlarından yalnızca biriydi.
Bazen sana bir şeyleri gösterir ve sen değiştirmek için çabalarken arkasına yaslanıp keyifle seni izlerdi.
Kader acıdan zevk alırdı.
Kader yıkılışlardan beslenir ve tekrar inşa etmeni beklerdi seni bir daha yıkabilmek için.
Peki ben kaderi değiştirebilecek kadar güçlü müydüm?
Ummadığım anda rüyalarıma giren kadını kurtarabilecek miydim?
Gördüğüm ateşler yalnızca onun ruhunu mu kopartacaktı benden yoksa beni de onunla beraber götürür müydü?
Kadere karşı açılan savaş elbette yakıcı olacaktı.
Kendi seçimlerimle geleceği yeniden şekillendirme gücüne sahip miydim?
Peki sevdiğim kadın bu yolda benimle yürüyecek miydi?