Elinizdeki kitap, modern düşüncenin kurucularından olan Kant'ın düşünce sisteminde adaletin imkanına odaklanmıştır. Bu odaklanma gerçekleştirilirken, Kant'ın bütün çağların adaletsizlikleriyle hesaplaşma derdinde olduğuna da şahit olunmuştur. Bu açıdan bakıldığında Kant'ın adalet arayışı; Sokrates'in, Platon'un ya da Aristoteles'in adaleti arayışlarının bağlamından bağımsız değerlendirilemez. Kitabın sayfaları arasında, genel itibariyle Kant'ın düşünce dünyasında seyrüsefer eylense de kadim, modern ve çağdaş düşünürlerin, Kant'ın adalet anlayışıyla kesişen yollarına rast gelinmesi de kaçınılmazdır. Bu durum okuyucuya şaşırtıcı gelmemelidir. Zira Kant, bütün bir felsefe tarihiyle ve felsefenin büyük dehalarıyla hesaplaşmadan transandantal devrimini gerçekleştiremeyecektir. Kant'tan sonrası da zaten ya Kant'ı izlemenin ya da Kant'la hesaplaşmanın tarihidir. Kant'ın arayışı bir adalet arayışı olduğu oranda bir öznellik arayışıdır da. Zira Kant'ın sisteminin tutarlılığı dikkate alındığında, ahlak yasasına istinat eden bir adaletin imkanı, adalet öznelliğinin imkanından ayrı düşünülemeyecektir. Bu nedenle kitapta, Kant düşüncesinde adalet öznelliğinin imkanı da araştırılmış, Kant'ın transandantal devriminin satır aralarında adalet öznelerinin izleri sorgulanmıştır.