Kant ve Scheler'de İnsan Problemi
Her çağ kendine özgü felsefi bir kaderi paylaşır. Mengüşoğlu’na göre zamanımızın problemleri artık yeniden tanımlanmalıdır. Bugünkü felsefe birbiriyle ilgisi olmayan kadim bir tin (geist) felsefesiyle yola çıkamaz. İlk bakışta, özneye hiçbir “otonomi” (özerklik) tanımayan felsefeler sonunda insanı silikleştirmiştir. Akıl ve tabiat ikiliğinde hapsolmak yerine insan varoluşsal ve somut bir bütün olarak görülmelidir. O içinde bulunduğu “varlık şartları” altında değerlendirilmeli ve bu sayede özgürlüğün imkânları genişletilmelidir. Ancak felsefi antropoloji bu imkânı bize bahşedebilir. Bu noktadan hareketle Mengüşoğlu, yeni-ontoloji ve fenomenolojinin güzergâhında Kant ve Scheler'in düşüncelerini baştan sona tahlil eder. Felsefi antropolojinin ilk esaslarını ortaya koyan Max Scheler’dir. Scheler, insanı kozmosta bağımsız bir problem alanı olarak ele alır. Scheler özgün düşünceleriyle yüzyılımızı derinden etkilemiştir. Kant ise ünlü çözümlemeleriyle bu sahaya dolaylı olarak çok önceden girecektir. Mengüşoğlu’nun Türk düşüncesinde iz bırakan felsefi arayışı farklı bir kapı açar, Kant ve Scheler aracılığıyla insan kavramını derinleştirir.
Devamını Oku