Türkiye'de eğitim milyonlarca veli ve öğrenciyi ilgilendiriyor. Çünkü okula biçilen değer hâlâ pozitif ve çok etkili. Her aile çocuğunun ille de "okuması"nı istiyor. Yani okul aracılığıyla sınıf atlamak veya statü yükseltmek, pek çok ebeveyn ve öğrenci için değerini ve anlamını koruyor. AKP de uzun iktidar döneminde hem okula atfedilen bu pozitif değer ve anlamı kullanmasını bildi hem de kendi meşrebince eğitim politikaları ve pratiğinde yaptığı sözde "reform" ve "devrim"lerle değişimin mantığını yakaladığını iddia etti. Ancak gelinen noktada eğitime dair pek çok sonuç, aslında okulların derin bir kriz içinde olduğunu gösteriyor. En bilinen negatif gösterge olan eğitim kalitesinin düşüklüğünü herkes kabul ediyor. Kamu okullarından özel eğitim kurumlarına kaçmak da artık para etmiyor çünkü sistemin negatif mantığı her yeri eşzamanlı olarak olumsuz etkiliyor.
Peki, bu krizin nedeni ne? Neden, elbette AKP'nin eğitimi hem aşırı derecede muhafazakârlaştırması hem de kapitalistleştirmesidir. Öyle ki bu trendin sonucunda oluşan diploma enflasyonunun yol açtığı okuryazar işsizler, korkunç bir gelecek kaygısı yaşamaya başladılar. Örneğin öğretmen, atanamasa büyük bir sorun, atansa başka bir sorun. Milli eğitim sistemi tam bir yapboz tahtasına dönüştürüldü. Değiştirilen dokuz eğitim bakanı da sorunların çözümünde çare olamadı. Harcanan onca para, emek ve kaynak maalesef kalitesiz, eşitsiz ve anti-demokratik eğitimin sorunlarını çözemedi. Kemal İnal, farklı tarihlerde yazdığı kitap bölümü ve makalelerinin yer aldığı bu çalışmasında genelde AKP'nin başarısız eğitim politikalarının analizini yapmakta, özelde ise müfredatlara odaklanarak merkeziyetçi, standart ve tekçi devlet aklının öğretim programı yaparken ne tür hatalar işlediğini ortaya koymaktadır. İnal'ın bu çalışması, eğitime eleştirel analiz yaparak yaklaşmanın önemini gösterdiği için okunup üzerinde değerlendirmede bulunmayı hak ediyor.