Geç kapitalist toplumlar kapitalist-sanayileşmeyi yaşamadan, kapitalist-sanayileşmenin tüm özelliklerini bedeninde taşıyan lokomotifle karşılaşmışlar. Kendi içinde eklemlenmiş bir toplumsal ilişkiler bütününü (sanayi üretimi, sermaye birikimi ve modernite) bedeninde taşıyan lokomotif-tren, farklı toplumsal ilişkilere sahip mekânlara sızdığı ölçüde, buradaki ilişkilerin farklılaşmasına neden olur. Bedeninde taşıdığını, içinden/üzerinden geçtiği diğer bedene aşılar. Bir diğer bedende kendini yeniden üretirken, bedeni zamanla kendi kodlarına göre biçimlendirir. Kendini yeniden ürettiği ölçüde de üzerinde hareket ettiği bedeni dönüştürür. Bu bağlamda yazarımızın son dönemi analiz etmemiz için işaret ettiği en önemli kavramsal düzeneklerden biri de demiryollarının arkasında yatan sermaye birikimine özgü işleyişi göstermek olmuştur.
Bu kitapta, şimdiye kadar hemen hemen hiç ele alınmayan bu bağlantılar analiz edilerek bizlere demiryolları ve lokomotifin, kapitalist makine-oluş içindeki özel konumu anlatılmaktadır.