Bu sözler zaten var. Sözleri benim için farklı kılan, anlamlı kılan, senin el yazınla yazılmış olmaları. Belki de bunlar senin değil, benim fikirlerim. Bir öykünün notları, asla bitmeyecek bir romanın giriş cümlesi, yetiştirmek için uykusuz geceler demlediğim bir yazının taslağı. Karalama defterinden çaldığım şu sayfaya bakarken, bunları görüyorum. Ve nasıl Borges her uyanışında kendini hatırlıyorsa, ben de senin her harfinde kendimi buluyorum. Çünkü bu sözler zaten var. Bu sözler, anlamlarını bir kenara bırakıp bana dönecek (dönüşecek mi demeliydim?) kadar cesur. İşte belki de bu yüzden senin harflerine, o harflerin elinden çıkma bir yazıya döndüğü sayfalara, o sayfalarda dilin kölesi haline getirdiğin (getirdiğim mi demeliydim?) tutkuyla bağlıyım.Oysa, tutku cinayettir. Ve ben bu sözler için her şeyi göze alırım.