Millet olarak, 'Dün'ü çabuk unutuyoruz.
Gözümüzün içine baka baka dile getirilen taahhütlerin tam tersi dayatılsa bile,
"Vardır bir bildikleri" kolaycılığına sığınıyoruz.
Hatırlayın 20 yıl öncesini.
Avrupa Birliği bize kapıyı açtı diye güpegündüz havai fişek gösterisi yapmıştık.
Am, Atatürk ve bize gösterdiği hedef, 'Muasır Medeniyet'e karşı savaş açıldı.
Yani daha o günden, tren makas değiştirdi.
Yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar ortadan kaldırılacaktı katmerli hale getirildi,
Yetmedi, adalet, ahlak, liyakat rafa kaldırıldı
Türkiye hasta.
Ahlaken hasta, düşünce olarak hasta.
Millet olarak 20 yılın sonunda Doğuya yol alan o trende batıya doğru koşmayı sürdürüyoruz.
100 yıl önce başlayan Demokrası ve Kalkınma yolculuğumuzun son 20 yılında tam bir duraklama, hatta gerileme süreci yaşıyoruz.
Bilim rafa kaldırıldı, kültür ayıplı hale getirildi, sanat her alandan kazınıp yok edildi.
İlim tu kaka, cehalet baş tacı yapıldı.
100 yıl önce Osmanlı'nın sonunu hazırlayan Tekke, Zaviye, Tarikat, Cemaat gibi kurumlar iktidarı ve toplumu kontrol etmeye başladı. Cumhuriyet'in tüm değerleri yok edildi, edilmeye devam ediyor.
Böylesi dönemlerde ülkesini seven herkesin, gidilen yolun yol olmadığını anlatması ve yazması gerekir.
Bu kitap, özellikle son 10 yılda kaleme aldığım köşe yazılarını çok az bir bölümünü oluşturuyor.
Ayırdığınız zaman değecektir.
Huzurlu günler dileğiyle.