Türkiye devrimci ve sosyalist hareketinin tarih yazımı konusunda önemli yetersizlikler ve eksiklikler vardır. TKP'nin ve Cumhuriyetin kuruluşu ile başlatılan tarih gerçeği yansıtmamaktadır. Daha önceleri sadece Karayılan Türküsü veya Ağıdı bizim dilimizde dolanır dururdu. Ayrıca Kuvvây-ı Milliye Destanı üzerinden kendimizi Antep işgal karşıtı direnişle ilişkilendiriyorduk. Nazım yoldaş Kuvvây-ı Milliye Destanı'nı yazana kadar işgal karşıtı güney halk direnişi, devrimci ve sosyalist hareketin gündemine girmemişti. Bundan sonrada Nazım'ın şiiriyle sınırlı kaldı yine. Emperyalist Birinci Dünya Savaşı'nın ardında emperyalistler Mondoros Antlaşması çerçevesinde Osmanlı topraklarını işgal etmeye başladılar. Kürd, Türk, Çerkes, Avşar ve diğer birçok milliyetten halklar emperyalist işgale karşı dağılmış Osmanlı'ya rağmen direniş sergilediler. Ancak biz halklarımızın emperyalizme karşı bu direnişçi damarını ve geleneğini ciddi olarak alıp işlemedik. Bunun için Osmanlı, Türkçü ırkçılar ve tarih çarpıtıcıları, sömürgeci kapitalist ve emperyalistler ise bu direniş ve savaş cephelerini çarpıtarak kendilerine ve varlıklarını devam ettirmenin bir parçası olarak yazmaya ve kullanmaya başladılar.