Kır çiçekleri, kar çiçekleri, kardelenler; bizim kardelenlerimiz…
Canan, bizlere doğrudan içinde yaşadığı olayları kadın duyarlılığı ile birlikte estetik bir anlatımla ifade ederken aynı zamanda toplumu sarsan yakın tarihimizin özetini sunuyor.
Kolejde sınıf birincisi olan bir öğrencinin, "Eczacı olmak istemiyorum baba! Ben terlik, makyaj malzemesi satan bir dükkan açmak istemiyorum." diyerek, Hacettepe Tıp Fakültesine gitmek için ağlayan, duyarlı, düşünceli, idealist insanı en sade, duru hâliyle Canan'da görüyoruz.
Hacettepe Üniversitesinde, yurtta, önünden banliyö trenlerinin geçtiği tepede, köfte yediğimiz, çay içtiğimiz, birbirimize devrimi nasıl yapacağımızı anlattığımız günlerde karşılaşmıştık Canan'la. En sessiz, sade, soğukkanlı, faşizme karşı mücadelemiz içinde yer alan biriydi. İdealist bir öğrencinin okumak için faşizme karşı mücadele etmesinden, demokrat ve devrimciliğe doğru gelişen yaşamının doğallığını tekrar görüyoruz anlatımlarında…
Toplumdaki devinimin, devrimci dalganın egemen kesimlerce kırılmaya, toplumu teslim almaya yönelik faşist saldırıların, katliamların öncelikle üniversite öğrencilerine karşı nasıl yürütüldüğünü, antifaşist, devrimci mücadelenin gelişimini olaylar dizisi anlatıyor.
Canan iyi ki yazmış… Yakın tarihimiz çok yönlü anlatılmalı, tartışılmalı, değerlendirilmeli. Bugün içinde bulunduğumuz yaşamı tümüyle geçmiş üzerinden çözemeyiz. Yaşadığımız şimdiki gün, somut olarak geçmişi içinde taşıyarak ama nasıl bir gelecek olmasının belirtilerini, çekirdeğini oluşturarak aşar.
İnsanlığa daha yararlı olmak için eczacılık yerine tıp fakültesine gitmek için ağlayan kolej öğrencilerinden, okumak için faşizme karşı mücadelenin bir gereklilik olduğu dönemlerden geçerek geldik… Karlı günlerde, kar çiçekleri açar. Hoyrat dönemlerin de çiçekleri vardır. Yeni dönemin çiçeklerinin açacağı günlerdeyiz…
Sevgili arkadaşım, yeni kitaplarını bekliyoruz, sağlık, umut ve sevgiyle…
Mahmut Memduh Uyan