Karnelerini dağıtmadan önce birkaç şey daha söylemek istiyordum, ama olmadı. Yadigâr'ın bu hali beni yıkmıştı adeta. Konuşacak durumda değildim, kelimelerin boğazıma dizilip düğümlenmesinden korkmuştum. Dudaklarımı ısırarak içine düştüğüm durumu onlara belli etmemeye çalışıyordum. Masanın üzerinde duran çantamdan mendilimi çıkardım, ayağa kalkıp pencereye yöneldim, onlara sezdirmeden burnumu siliyormuş gibi yapıp, gözlerimi ovuşturup yanaklarımdan süzülen yaşları silerken, bir yandan da derin nefes alarak rahatlamaya çalışıyordum...