Unutmak öldürmenin bir türüdür. "Unutarak öldürmek." Sevdiklerini ve tanık olduklarını unutmak ise gaddarlıktır ve seri cinayet. Ve unutulacağını bilmek ise koskocaman bir hiçlik. Zaman bütün bu varoluşun hakimi. Hiçliğini de kendini var etmeyi de sana bahşetmiş. Sen doğarken de dünya dönüyordu ve sen ölünce de dünya dönecek. Değerli bir belgeye gizlenmiş filigran gibi değil, apaçık dönüyor... Yönetim erkini elinde bulunduranlar adil değilse zulüm etmek olağan bir hal alır. Egemenlerden pragmatist ilişkisi olanlar da bu çarktan beslenir. Mazlumun ahına karşı bir perde körlük oluşur. Bu da egemenlerin diğer durumdakileri unutmalarının bir başka biçimidir. İçerde ve dışarda halka halka unutma katmanları oluşur. Kılıfına uydurmak fayda sağlayacaksa, sahtekarlığın hiçbir mahsuru yoktur. Medeni dediğimiz dünyanın bütün denetim mekanizmalarında uydurmak bir kuraldır. Ahlakın yerini ekonomi almıştır. Bir tür körlük oluşur ahlak konusunda. Ve unutulur. Düzenin tabiatına uygun olmadığı için yadırgamak yadırganır. Bütün bunları yadırgayan biri olarak, iç dünyanın sana dayattığı tazyikleri ömrünün ötesine taşımak ve unutulma olgusunu bertaraf etmek için yazmak lazım. Adaletin tanzim edileceği son merci cehennemdir. "Cennette merhamet hüküm sürer." Her birimiz yaşadığımız çağın tanığıyız ve bildiklerimizden sorumluyuz. Ve ömür sermayemizde yazmaya vakit yoksa, ebedi bir yoklukta unutulmaya ve cehennemin adaletine doğru yol almaya mahkumuz... Bir ömrün en saf demlerini, yaşadığı çağın kendisine (iç dünyasına) yabancı değer yargıları ile yoğurduğu elli iki yazıdan oluşan bu kitap, saf bir yüreğin röntgeni mahiyetindedir. Yazılar arasında lezzetli bir kahve molası tadı ve dinginliği vadediyor her bir yazı...