Türkiye tarihi bir kıyımlar tarihi olarak da okunabilir elbette. Bunun birçok örneği tarih, sosyal bilimler, edebiyat ve anı kitaplarının sayfalarında bulunabilir. Yakın tarihin siyasal olayları üzerine yapılan araştırmalar, incelemeler ve anılar parçalar halinde önümüzde durmakta. '40, '50, '68, '78, '80 kuşakları üzerine yayımlanan metinler giderek artan hızla yayın yaşamımıza girdiler. Ya '90 kuşağı?
Bu kuşağın yaşadıklarının kapısını Önder Birol Bıyık açıyor bize, bir '40 kuşağı öncülünün izinden giderek. Sağlam bir kurgu, canlı ve sarıp sarmalayan bir dille yazılmış bir dönemin romanı Karşıdakiler.
Turhan Günay
***
Adaletsiz bir dünyada adalet arayan çıkışsız insanlar; Yalvaç, Dilek, Gülşah, Handan, Selim, Ceren, Lemi vd... En büyük adaletsizlik olan ölümün üstüne ölesiye gidenler. Önder Birol Bıyık'ın Karşıdakiler romanı, işte onların hikâyesi... Ölüm orucu bir yanda, mahpusluk bir yanda, aşk bir yanda, umut bir yanda... Hepsi teğet geçiyor hayatlarını. Böyle bir sınırda yaşıyorlar. 'Büyük Öteki'yle 'objet petit a' arasında. Sınırı aşarlarsa hayaller gerçek olacağından değil. Hayal kırıklığının reddi olarak... Akıntıya bırakıyorlar kendilerini. İmgelerini korumak için yaşam pahasına.
Hayri K. Yetik
***
Devrim yasaları insan ilişkilerinde gizlidir. Dolayısıyla yenilmek kadar zaferi de imleyebilir. İnsan direnmeyle tanıştığında, ölümden sonra da var olan devrim yasalarına geçiş yapar. Artık aramızda olmayanlar, hala içimizde olanlarla böyle eşitlenir. Önder Birol Bıyık Karşıdakiler romanında okuru bu çarpıcı, hatta tedirgin edici eşitlenmeye çağırıyor. Yaşananlar, yaşanacak olanlar, yaşanırken olmayanlar; tüm bunlar özneden bağımsız başka bir sürekliliğe, öznenin sürekliliği sayesinde anlatılıyor romanda. Bu bağlamda dilin günlük işleyişinden sıyrılarak kazandığı işlev de anlatımın çarpıcılığında gösteriyor kendini.
Önder Birol Bıyık şiir ve denemeleriyle edebiyat dünyasının tanıdığı bir şair yazar. Görünen o ki şimdi de yazınımız açısından ihtiyaç duyulan bir roman ve ihtiyaç duyulan bir romancı kimliğiyle çıkıyor ortaya.
Onur Akyıl