Toplumsal kurumlar, roller, normlar... Sosyal bilimlerin aşina olunduğu kadar üzerine pek de düşünülmeyen bu kavramlarına ilişkin olarak Goffman yine ezber bozucu bir analizle karşımıza çıkıyor. Toplumsal rol kavramını, makro analizlerin yarı donuk yarı tedrisi kalıplarından çekerek etkileşim ve karşılaşmaların zengin ve canlı sahnesine yerleştiriyor. Mekanik bir icracı olmanın çok ötesinde birey, yaşamının farklı sahnelerinde rol yükümlülükleriyle fiili performansı arasına mesafe koyabilen, yani rolünü yer ve duruma göre belli tahditler altında eğip bükebilen, ancak biyografik bir sürekliliğe de sahip olabilen mahir bir yorumcu olarak arz-ı endam ediyor. Goffman, bir konvansiyon olarak rolü gömülü faaliyet sistemlerinin ve dolayısıyla da benlik oluşumunun merkezine yerleştirerek, sosyolojik soruşturmanın içine düşebileceği ontolojik kapanı da yerinden oynatıyor: "yapmak, olmaktır". Ancak, bir faaliyet kümesinin kimlik temin eden bir role zemin hazırlayabilmesi için, söz konusu faaliyetlerin belli türden bir ahlaki haleyle donatılmış olmaları gerektiğini de belirtiyor Goffman: "Tek başına yetkin bir sahneleme kimlik temin etmek için yeterli değildir; faaliyetlerin toplumsal olarak tesis edilmesi ve anlamlandırılması gereklidir. [Aksi takdirde] mecburi görev ve işler yerine getirilir ancak içinde bulunulan gömülü faaliyet sistemine özel bir sadakat/adanma veya yönelim [geliştirilmesine] hemen hemen hiç müsaade edilmez. Burada yapmak, olmak değildir." Neyin ne olduğu ve kimin ne yaptığı her zaman belli olmayan çevrenize bir de Goffman'ın penceresinden bakmaya ne dersiniz?