Devletlerin temel kurucu belgesi olan anayasaların dayandıkları temel ilke ve felsefeyi açıklayan, anayasayı uygulayanlara yol gösteren bölümler başlangıç kısımlarıdır. Yazılı anayasaların ortaya çıkışından itibaren anayasa metinlerinde yer verilmeye başlanan başlangıç kısımları, bazı hukuk sistemlerinde ülkeye özgü ilke ve değerleri ihtiva eden edebi bir metin olarak, sembolik bir mana ifade etmekten öteye geçmezken, bazılarında anayasanın yorumlanmasında bir araç olarak kullanılabilmektedir.
Bazı sistemlerde ise, başlangıç kısımları, anayasanın bir parçası gibi hukuki değer kazanabilmektedir. Başlangıç metinleri, ya ülkelerin anayasalarındaki açık bir hükümle, ya kendi muhtevalarındaki bir ifade ile veya anayasaya uygunluk denetimi yapan yargı organlarının içtihatlarıyla hukuki değer kazanabilmektedirler. Liberal, Sosyalist veya İslami anayasacılık örnekleri karşılaştırmalı hukuk çerçevesinde incelendiğinde birçok ülkenin anayasasında başlangıç metnine yer verildiği görülmektedir.
Türkiye anayasaları içinde, başlangıç kısmına ilk yer veren anayasa ise 1961 Anayasası'dır. Yürürlükte bulunan 1982 Anayasası'nda da başlangıç metni bulunmaktadır. Her iki anayasada da belirgin bir ideoloji vurgusunun yapıldığı bu metinler sembolik niteliklerinin yanı sıra, anayasada yer alan hükümler vasıtasıyla anayasaya dahil edilerek diğer anayasa maddeleriyle eşit hukuki değere de sahip kılınmıştır.
Bu olgu, özellikle anayasal denetim süreçlerinde bazı sorunları da beraberinde getirmiş ve başlangıç kısmının varlığı, muhtevası, ideolojisi ve hukuki etkisi Türkiye'deki yeni anayasa tartışmalarının odak noktalarından biri haline gelmiştir.