Yaygın olarak Divan Edebiyatı adıyla bilinen klasik dönem Osmanlı edebiyatı üzerine Eski Türk Edebiyatı Çalışmaları üstbaşlığıyla dokuz yıldan bu yana gerçekleştirilmekte olan akademik çalıştay dizisi, kendi alanındaki en nitelikli, kapsamlı ve istikrarlı toplantılardan biridir. Temelini bu toplantılarda sunulan bildirilerin oluşturduğu makale derlemeleri ise sekiz yıldan beri düzenli bir şekilde yayımlanmakta olup her yıl Osmanlı edebiyatının farklı bir yönünü geniş bir perspektif içinde tartışan yerli ve yabancı akademisyenlerin özgün yazılarını bir araya getirmekte, bu alanla ilgili çalışmalara önemli bir katkı sunmaktadır. Eski Türk Edebiyatı Çalışmaları'nın "kaside"ye ayrılan sekizinci sayısı yayınevimiz tarafından araştırmacıların ve meraklıların istifadesine sunulmuş bulunmaktadır. Bilindiği gibi kökeni Arap edebiyatına dayanmakla beraber İslamiyetin yayılmasına paralel olarak Fars ve Türk edebiyatlarının başat şiir formlarından biri haline gelen kaside, temelde bir övgü (medhiye) şiiridir. Bununla beraber muhtevası ve tarihî gelişimi bakımından kasideyi edebiyat tarihinin sınırları içine hapsetmek mümkün değildir. Hz. Muhammed'e sunulan Kaside-i Bürde'den Tanzimat döneminin ilk aydınlarından Âkif Paşa'nın Adem Kasidesi'ne uzanan çizgi içinde yer alan ve farklı dillerde yazılan binlerce kaside sadece edebiyat tarihine değil aynı zamanda toplum, din, kültür, siyaset ve zihniyet tarihine ait zengin bir malzemeyi de içinde barındırmaktadır. Dolayısıyla ülkemizde yakın zamanlara kadar "dalkavukluk yapmak için yazılan şiir" şeklinde sığ bir yaklaşıma maruz kalan kaside aslında ilgili alanlar için tahmin edilenden çok daha fazla öneme sahip bir şiir biçimi ve türüdür. Nitekim bu derlemede de -Türk edebiyatı merkezli bir yaklaşım ön planda tutulmakla beraber- "kaside"nin her açıdan daha geniş bir çerçeve içinde ele alınmasına gayret edilmiştir. İlk defa burada yayımlanan özgün makalelerin yanısıra konunun uzmanı olan yabancı araştırmacıların özellikle Arap ve Fars kasideleri üzerine daha önce yayımlanmış olan önemli makalelerinden yapılan çevirilerle kasideye farklı bakışların tanınmasına çalışılmıştır. Dolayısıyla Kasideye Medhiye bu yönüyle hem Osmanlı dönemi Türk edebiyatını temel referans noktası alan hem de Osmanlıyla ve edebiyatla sınırlı kalmayan bir muhtevaya sahiptir.