Osmanlı'nın son döneminde insanlar, toplum içinde sohbet sırasında ya da herhangi bir mevzu açılıp evden, hanımından bahsetmek zorunda kalınca, "bizim hanım", "bizim hatun" gibi ifâdeler edebe pek uygun düşmediği, üstelik olumsuz görüldüğü için, onun yerine yüzeysel bakıldığında biraz olumsuzluk çağrıştıran "Bizim kaşık düşmanı" ifâdesini kullanırlarmış.
Aslında "kaşık düşmanı" ifâdesi, arka planda "kaşık dostu, aşımı ve her şeyimi paylaştığım eşim, hanımım" gibi bir anlam ihtivâ edermiş. O yüzden de "kaşık dostu" ifâdesi, hem kem gözleri, nazarları üzerine çeken bir ifâde olduğu hem de insanın hanımından toplum içinde bahsetmesi pek uygun karşılanmadığı için, konuşmalarda, sohbet ortamlarında edeb gereği hiç kullanılmazmış. Onun yerine "bizim kaşık düşmanı" deyimi kullanılırmış. Dolayısıyla "kaşık düşmanı" arka planda kocanın karısı için söylediği, pek çok anlam ifâde eden daha çok da incelikli, narin koruma ve kollamaya dayanan bir ifâde biçimi, hitap tarzı imiş.
Biz bu incelememizde evliliği ve âileyi merkeze alarak bu çerçevede önce kaşıktan ve aşktan bahis açtık. Akabinde "Müslüman âilesi", "Hazreti Peygamber'in âile saâdeti", Âile ve mutluluk", "Âilede eşlerin birbirlerine olan vazîfeleri", "Kapının eşiğini sağlam tutmak" gibi konuları ele alıp incelemeye çalıştık. Yine konuyla ilgili bazı şiirleri, hikâyeleri, hâtıraları da aktarma cihetine gittik. Bu vesileyle evlilik ve âile çevresinde inancımızdan, kültürümüzden, geleneğimizden, örf ve adetlerimizden yansıyan fikir ve düşüncelerle konuya kısmî de olsa bazı çözümler getirmeye çabaladık.
Efendim, "Kaşık Düşmanı" adını verdiğimiz aslında bütünüyle "kaşık dostluğu"nu anlatan "evlilik ve mutluluk" üzerine yapılan bu çalışmanın hayırlara vesile olmasını Rabbimizden niyaz ediyorum…