Huzur içinde yaşayan bir ailenin karşı karşıya kaldığı bir felaket, mutlu hayatlarını giderek korkunç ve değersiz bir zaman dilimine dönüştürür. Derinlere işleyen yoğun acı karşısında yaşadıkları azap yüzünden onları bir arada tutan çember kırılır. Çocuklarıyla aldıkları hazzın etrafını çeviren o dehşette kaybolmamak adına karı kocanın savrulduğu yabani tutkular ikisini de farklı karakterlere büründürür. Artık yarın ne kadar yakındır ve ne kadar da sonsuz uzaklıktadır. Belli belirsiz bir tehlikeye sürüklendiklerinden habersiz, acılarıyla yüzleşirler.
Aile duygularının yumuşaklığından, onları bir yok oluşa sürükleyen tüm yolların izini takip ettikçe gökyüzünün karanlığı ortaya çıkacak. Sokağın sesleri azalacak, dışarıdaki ışıklar sönecek... Kalp atışlarının saat vuruşları gibi duyulduğu bir sessizlikte karanlığın kavramı göğsünüze oturacak. Kendi halinde süregiden bir hayat, eziyet ve gerilimle beslenen bir karaktere dönüşürken, iyi bir insanın kötülüğe doğru evrilen bu değişimini tuhaf bir şefkatle okuyacaksınız.