Sinemacı Şerif'in "jeneratöründen yükselen pat pat sesleri"yle açılan Kayıp Hayaller Kitabı, kasaba yaşamının kışkırtıcı ve büyülü, asâ tıkırtılarıyla hareketlenen dünyasından sinemanın hayal âlemine kaçan çocukların hikâyesi. Toptaş, kasaba yaşamını baştan sona düpedüz "dönüştürüyor" ve sonra usulca tekrar yerine bırakıveriyor. Üstelik sinemanın yaşamı, hayal gücümüzü nasıl da dönüştürdüğünü edebiyatımızda nadiren karşılaştığımız bir yetkinlikte ortaya koyuyor.
"...bir yandan da kasaba kırtasiyecilerinden satın alınmış ucuz bir dolmakalemle oturup gecenin bu vaktinde acaba kim yazıyor beni, dedim; sonra bir yandan o vadinin ıslaklığına olanca yalnızlığım, hasretim ve diriliğimle gömülürken bir yandan da, hem kocaman bir bardakla çayını yudumlayıp hem de sigarasını tüttürerek acaba müsveddelerimi kim daktiloya çekiyor şimdi, beni kim diziyor satır satır, ya da çoktan dizilip basıldım da şu anda hangi okurun gözünde tekrar yazılıyorum, dedim..."