Bu çalışmayı; Kaz Dağları'nı anlayarak dünyayı anlama, dünyayı anlayarak Kaz Dağları'nı anlama çabası olarak değerlendirebiliriz. Başlarda bu kadar gelişip serpileceğini tahmin etmediğim çalışmam, zaman içinde "Bir Çevrecinin El Kitabı"na dönüştü.
Beş yıllık bu süreçte Kaz Dağları yöresinin birçok farklı noktasına gittim, görüntüler çektim, röportajlar yaptım; kırsalda yerli halkla, ters göçle yaşamı değişen insanlarla bir arada bulundum. Uzun süren araştırmalarım; coğrafyadan madenlere, enerji santralleri ve inşaatlardan çöp ve atıklara, tarım ve hayvancılıktan balıkçılık ve avcılığa, orman ve su varlıklarından iklim krizi ve çözüm arayışlarına uzanan bir okul oldu benim için.
Doğayı yok ettiğimiz zaman kendimizi de yok ediyoruz. Hiçbirimiz doğadan ayrı değiliz, doğanın dışında da değiliz; tam aksine onunla yan yanayız, iç içeyiz. Hayatımızı doğaya ve doğanın bize verdiklerine borçluyuz. İşte bu nedenle doğanın tercümanı olmak ve gasp edilen haklarını savunmak bizlere düşüyor. Umuyorum ki elinizde tuttuğunuz kitap her geçen gün büyüyen çevre sorunlarına dair bir farkındalık yaratır ve daha çok insanın harekete geçmesini sağlar. İzlemeyelim, rol alalım.