Yazar iki farklı dünyayı çarpıcı bir üslupla inceler. Dağlarda yaşayan Terek Kazakları'nı anlatırken, bu insanların ülkelerinden kopuş nedenlerini, içinde bulundukları koşulların onları nasıl savaşçı kıldığını sergiler bütün gerçekçiliğiyle. Doğayı ve doğa ile başbaşa yaşama özlemini saf bir aşık çerçevesinde anlatır. Sanat gücünü ve düşünce derinliğini en açık şekilde ortaya koyar... Arayış ve krizlerle dolu bir hayatın derin yansımaları, onu sıradan bir yaşamın içine çeker ve hayatın anlamını halkın yalın inancında bulur. Farklı iki dünya, çeşitli kültürlerin etkisinde yaşamını sürdüren aristokratlar ve kendi geleneklerine sıkıca bağlı, başka kültürlerle karşılaşmamış, yabanıl ve dövüşken kazakların dünyası... İnsanın doğal durumuyla toplum tarafından bozulmuşluğu arasındaki bu karşıtlıkta, sade insanların yaşantısında görür çıkış yolunu ve aşkın gerçek yüzünü keşfeder.