Zeynep ne anlatsa, bu anda Zehra için boş laftı bunların hepsi. Ahretliğine döndü ve, onu da sus pus eden şu kelimeler döküldü ağzından:
'Benim yüreğim tutsak Zeynebim, yüreğim tutsak benim. Yüreğim tutsak olduktan sonra, bedenim özgür olmuş ne fayda!…'
Bir annenin yürek çağıltısıydı bu sözler. Zavallı Zehra, hislerine galip gelmeye çalışsa da, elbette her zaman mümkün olmuyordu bu. Zeynep arkadaşının elini avuçlarının arasına aldı ve birlikte ufka daldılar…
Kehribar Gözyaşları…
Öyle bir roman düşünün ki, kurgusunda insana ait bütün duygular bulunmakta…
Bir kalbin içinde var olan bütün hisler, bir kitabın iki kapağının arasında…
Mutluluk, hüzün, umut, umutsuzluk, hasret, kızgınlık, kırgınlık, bekleyiş, sabır ve daha ismi olan ve isimsiz bütün duygular…
Elinizdeki romanın sayfaları arasında gezinirken, an gelecek kahkahalarla gülümseyecek, an gelecek hıçkıra hıçkıra "Kehribar Gözyaşları"na boğulacaksınız.
Soluk soluğa akıp giden kurgusuyla meraktan yerinizde duramayacak, bir annenin çığlıklarını an be an işitecek ve öykünün karakterlerinin biri de siz olacaksınız.
Kehribar Gözyaşları, son zamanlarda sayıları iyice artan ve binlerce yuvayı yangın yerine çeviren kaçırılan ve kayıp çocuk olayları hakkında toplumsal bilincin oluşmasında bir nebze fayda sağlamak amacıyla kaleme dökülmüş, destansı bir evlat hasretinin romanıdır…