Geçmiş zamanlarda bir Keloğlan varmış. Küçücük bir kulübede yaşlı annesiyle birlikte sakin bir hayat yaşarmış. Bu küçücük kulübenin de bir bahçesi varmış. Bahçede irice bir dut ağacı bulunurmuş. Bu ağacın altında sakalını sallayarak otlayan, ara sıra geviş getiren, toprağı ayağıyla eşeleyen ve zaman zaman da meleyen kara bir keçi varmış. Keçi Keloğlan'ınmış.