"Çok eski zamanlarda yaşlı annesiyle birlikte yaşayan bir Keloğlan varmış. Evlerinin küçük bahçesinde bir dut ağacıyla, bir de ağacın dibinde otlayıp geviş getiren, sakalını sallayıp meleyerek tırnağıyla yeri eşeleyen siyah keçisi varmış. Güneye bakan odalarında küçük bir pencereyle orta yerinde bir tandır, tavanda ise dumanı çekip içeriye hava ve ışık veren bir baca deliği varmış. Pencerelerinin bazı yerleri cam yerine kâğıtla kaplıymış, duvarlar ise balçıktan yapılmış ve raflarla çevriliymiş.