Henri Charriere, işlemediği bir cinayetten müebbet kürek cezasına çarptırıldığında bir üst mahkemeye bile başvuramayacak kadar umutsuz, toplumun gözden çıkardığı bir süprüntüydü. Uğradığı haksızlığın bilediği bir hınçla, çok az insanın sağ kalmayı başardı kürek cehenneminden kaçıp kurtulabilmek için aralıksız 13 yıl sürecek olan insanüstü bir mücadele ile kaçma - yakalanma - yeniden kaçma serüvenine atıldı.
Tutkunu olduğu idealleri ve gelecek arzusu için çok genç yaşında giriştiği bu mücadele onu ''insanca bir felsefe'' ve ''üstün bir uygarlık'' ile tanıştırdı: Modern sistemin kokuşmuş uygarlığı yerine Kızılderililerin, cüzzamlıların, okuma yazma bilmeyen yoksul balıkçıların gerçek uygarlığıyla...
BİR ÖZGÜRLÜK SAVAŞÇISININ GERÇEK YAŞAM ÖYKÜSÜ