"Yaşadıklarımız belki bir illüzyon… Hangisi rüya, hangisi gerçek ayrımını belki bizler yapamıyoruz. Anlamamız için zaman aracı oluyor bizlere. Aslında her şey zamanda gizli…"
Deniz, kuş cıvıltılarının ilahiye benzediği bir avluda yürüyordu. "Ben nereye geldim?" dedi kendi kendine. Etrafında gördüklerini semazen gibi dönerek gözleriyle resmediyordu. İlk defa buralara gelen birinin şaşkınlığıyla etrafına bakarken ruhu hiç olmadığı kadar huzur doluydu. Hep orada olmak ve neden orada olduğunu bilmeden, sadece orada olmak isteği içindeydi. Etrafına bakınırken karşı tarafında duran iki kanatlı bir kapının açıldığını gördü. Kapıya doğru yürümeye başladı. Kapının üzerinde; bir tahtın üstüne oturtulmuş bronz bir plakada, açık bir kitap rölyefi vardı. Üzerinde ne yazdığını bilmiyordu ama içinden bir ses "Bu kapıdan geçersen meramını bulacak ve kurtulacaksın." diyordu Her yolcu yolculuğunu tamamlar. Önemli olan senin bu yolculuğu nasıl tamamlayacağın Dalgalı denizin üzerinden mi, dar patika yoldan mı yoksa ay ışığının eşlik ettiği alacakaranlıkta mı? Ya da güneşin parlaklığında mı?...Bu sana bağlı.
Ölüm belki de sadece başka bir gerçekliğe uyanıştır. Kapıdan geçmeden bunu asla bilemezsin!