Hep aynı sorun binbaşım; Milli Müdafaa Vekâleti daha fazla silah, cephane ister. Askerlerin elinde savaş artığı beşli muaddel mavzer tüfeği, anahtarlı mavzer, kasalı mavzer, dokuzlu mavzer, İngiliz kasalı Gra, Amerikan Vincheister, Martini, muaddel martini, Rus ve Roman Şnayder'i mevcut. Siz de biliyorsunuz bunun dışında ne cins oldukları bilinmeyen silahlar var. İş silahla bitmiyor. Onlara fişek, mermi de gerek. Canımı sıkan da bu her bir cinse uygun mermileri temin etmek sanıldığı kadar kolay değil. Her silaha ayrı mermi… Bazen Vincheister için gönderdiğiniz kasalardan, Şnayder, Gra, martini mermileri çıkıyor. Kasaya istif edilirken bir bakmışınız karışmış. Hadi bakalım ayıkla pirincin taşını. Mavzerine fişek bulamayan Mehmetçik çaresiz kalakalıyor, bilmez miyim üzülüyor tabi. Eline silah vermişiz ama mermi ya eksik, yetersiz, ya silahına uymuyor. Tüfeğin namlusuna takacak süngü bulamıyoruz. Miralay Osman Bey Sanat Okulu ve demirci esnafına süngü nasıl yapılır tarif etti de pencere demirinden, köylünün sınır ayrımı için kullandığı dikenli telleri eriterek yapıyoruz. Subaylar için de durum pek parlak değil, bellerindeki beylik tabancaları eskiden kalma ne varsa, pazardan el altından satın alıp ne buldularsa takıyorlar. Birinde harpten kalma Brovning, diğerinde Parabellum, bir diğerinde Mahler ya da Şnayder. Dahası Mahler, Golt, Smith Vesson, Karadağ, Nagant… Hepsi müzelik. Batı cephesi genişledikçe daha çok silaha, daha çok mermiye gereksinim duyuluyor. İnebolu ve havarisinde ne kadar silah, tüfek, fişek varsa derledik topladık. Lakin yetmez, daha çok silaha, daha çok cephaneye, daha çok süngüye gereksinme var.