Kenar Mahalleden'de yer alan öyküler, Adnan Özyalçıner'in daha önce kitaplarda yer almamış ilk öyküleridir. Bu öyküler yazarın sonraki yıllarda ortaya koyduğu üretim dikkate alınarak okunduğu zaman tanıdık bir ses kendini hemen duyurur. Kent yaşamındaki çelişkilerin körüklediği huzursuzluk ve yabancılaşma hisleri ile bu atmosfer etrafında örülen varoluşçu duyarlılık, kitaptaki öykülerin ağırlık noktalarından birini oluşturmaktadır.
İmgesel bir anlatımla ilerleyen ve modern dünyanın, kent sıkıntısının yarattığı çalkantıları sisli bir atmosfere iliştiren öyküler, bu bağlamda öne çıkarken Panayır ve Sur kitaplarının tematik ve yapısal iskeletinin de aslında bu tür metinlerle başladığı hatırlanır. Nitekim bu öyküler, hem toplumsal çelişkilere odaklanan sıkıntılı kişileri hem de bu kişilerin ruh halini açığa vurmak üzere uygun bir zemin sunan parçalı anlatımları, şaşırtıcı kesitlere dayanan akışlarıyla Özyalçıner öykücülüğünün ilk dönemine giriş mahiyetindedir.
Melih Erzen
Her salı ayağın burkulur ya da bileğinden çıkardı. Çoğu zaman hastanelik olurdu. Alçıya batırırlardı ayağını. Kıpırdayamazdın, kıpırdayamadığın gibi yazamazdın da oysa yazamaman ölmen demektir.