"Entelektüel ve estetik ilgilerim sürekli olduğundan yazma itkisi de kendiliğinden ortaya çıkıyor. İçimden beni yazmaya iten güçlü bir istek var. Yağmurla dolup taşan ırmaklar gibi duyumsuyorum kendi yazma sürecimi."
"İlk yazımın yayınlanması konusundaki çabam maceralı olmuştu. Dergiye 'Yoğurt Yeme Tarzı' başlıklı bir deneme göndermiştim. Sanırım 1960'lı yılların sonuydu. Yazı yayınlanacak mı yayınlanmayacak mı peşine düştüm. Derginin bürosuna gidiyorum geliyorum Vedat Günyol'u yakalayamıyorum. Evinin yerini öğrendim. Kalktım saat gecenin on birinde Kadıköy Feneryolu tarafındaki evinin kapısını çaldım."
"Toprak hepimizi emzirirken, damlayan sütün izlerine gözyaşlarını döküyoruz. Dolayısıyla bu dünya hepimizindir. Bir taşı bile kurşuna dizmeden önce düşünmek için yazıyorum."