Belki de, benim kalbim terkedilmiş bir tek odalı evin açık unutulmuş penceresiydi. Orada hasret rüzgârları esip durdu tek yönlü olarak sana doğru...
Belki de senin kalbin açık unutulmuş ve sürekli gıcırdayan bir kapıydı. Penceremden esen hasret rüzgârları kapının açık olduğunu gördü cereyan yaptı. Fakat hava değişimi fena sarsmıştı yüreğimi. Pencereyi ebediyen kapadım artık. Kabullenmem gereken son cümlem ile benimsedim; Kendime Sarılır Donarım...
Gökhan Sarak kabına sığmayan coşkun heyecanı, keskin zekâsı ve ince duygusallığı ile genç, dinamizmiyle aşka ve hayata bazen canhıraş, bazen de ince ve mütebessim dokunuşlarda bulunuyor. Sürükleyici ve seri üslubuyla yazdığı bu ilk kitabında aşkın gençlik arzusu kadar hayata karşı reflekslerini de gösteriyor. Bu genç yazara kendinizde yer açmaya hazır mısınız?