''Her insanın bir görünen bir de görünmeyen yüzü vardır. Hayatımızın bir bölümü o görünmeyen yüzümüzün bize hissettirdikleriyle geçer. Zaman öyle hızla akıp gider ki, işte o görünmeyen tarafımız gün gelir kendini yeniden hatırlatır. Dönüşmeyi, iyileşmeyi ve yüzünün görünmeyen bir yerlerinde saklı kalan ufak ufak çizgilerle "ben de varım işte," diye fısıldayan, zamanın geçtiği yolların izleriyle yüzümüzdeki çizgilerle seslenir insana. Görünmeyen yüzümüzün aynası sessizce fısıldar düşünce yapına: Bir şeylere dönüştür beni," der ve başka varlıklarda, koşullarda yeniden iyileşmek için kanat çırpar. Kanatlanan duygular seninle ve zamanla barışmak için gelir aslında. Takvimlerden silinen bir sürecin geçmek bilmeyen derin sancısıdır o kanatlar. O yüzden, geçmiş dediğin öyle bir yol ki, geride kalsa da yürüdüğün yıllar eksik kalan ne varsa hayatında yeniden tamamlanarak yol verir yarınlara. İnsan ancak böyle büyür. Kendini yeniden yarattığın yerde hayat hikâyende yol alır. Ve hayat yaş aldıkça değil, yol aldıkça hikâye olur. Hayat hikayesini özgürlüğe ve gökyüzüne ulaştırabilenlere ithafen...