ben kimsenin görmediği bir rüyada kaçak yaşıyorum
ıssız köylerdeki yaban incirlerine benziyorum unutuldukça çürüyen
birilerine bir şeyleri anlatmaya nerden başlayacağımı bilmiyorum
içimde gezen sürekli bir sevgili değiştirme isteğiyle boğuşuyorum
çocukluğumu satışa çıkarsalar kendiminkine beş kuruş vermem
ben artık nasıl öldüğümü anlatıyorum dostlarıma çünkü
aslında hiç kimse yok suçlayacak etrafta kendimden başka
kalkıp sabahları su içmeye dere kenarlarına iniyorum
ağzımda tuz ve limon, kalbimdeyse bir yıkım ve yalnızlık
görseniz benim dudaklarım nasıl iki iri sıkılmış yumruk
görseniz benim ruhum nasıl da kendinden bezmiş
sanki bir bahçede son nar sanki bir asmada son üzüm
oturmuş kendi kendime en içli şarkıları söylüyorum
çünkü her şeyin fazlası zarardır, suskunluğun da