İnsanın genel olarak tanınması gereken maddi (somut) ve manevi (soyut) olmak üzere iki özelliği vardır. İnsanın bedeni ve ona bağlı beyni maddi ve somuttur, 'ben'i ve onun ayırt edici özelliği olan aklı ise manevi ve soyuttur. İnsanın maddi özellikleri daha çok biyolojinin, manevi yanı ise psikolojinin konusudur. İnsanın kendini bilmesi konu edinildiği için bu kitapta, bedenden ziyade "akleden ben" tanıtılmaya çalışılmıştır.
Bağlamından koparılarak açıklanmaya çalışılan konular doğru tanıtılamadığı gibi ya yanlış ya da eksik tanıtılmıştır. İnsanın doğru tanınmasının, evrendeki tüm varlıklar ile arasındaki ilişkileri açıklamakla mümkün olacağı görüşü günümüzde geçerlik kazanmıştır. Ancak bazı yaklaşımların (objektivist, mekanik, moleküler, pragmatist vb.) etkisi sonucu günümüzdeki psikoloji, insanı bağlamından kopuk olarak incelemiş ve bu nedenle de doğru tanınmasına engel olmuştur. Evrenin tek olduğunu vurgulamış olan Farabi ve İbn Sina, inceledikleri tüm konuları evrendeki diğer varlıklarla ilişkilendirmişlerdir. Bu çalışmanın temel amacı, tek evren içerisindeki tüm varlıklar bağlamında insanı incelemektir.
Bu kitap okunduğunda insanın 'ben' dediği özünü tanıyacağı umulmaktadır. Biyoloji ile psikoloji bilimlerinin kesişim kümeleri olmasına karşın psikolojisinin gelecekte ana konusu olacağını varsaydığımız 'ben' (nefs) ile biyolojinin temel konusu olan bedenin birbirinden farklı olan yanları belirginleşecektir. İnsanın sübjektif ve objektif yanı bütünleşerek daha doğru tanınması sağlanacaktır. İnsanı, makine ve hayvan değil, insan olduğu şeklinde doğru tanıma ona öz güven kazandıracak ve bu özgüven insanların, bilgi ve becerilerden iyilikler yönünde yararlanmasına neden olacaktır 'Ben' tanındıktan sonra bilinç üstünün yolu açılacak ve en azından üst bilincin varlığı kabul edilerek üst düzey yaşantıları devreye sokacaktır. Üst bilince sahip insanlar, bilinçaltının ürettiği kötülükler yerine iyilikler üreteceklerdir.