Alevilik, inanç sistemlerinin tesiriyle Selçuklu'dan Osmanlı'ya kadar uzanan süreçte merkezden uzak ve merkeze muhalif bir çevre hareketi olarak gelişmiştir. Ancak Cumhuriyet dönemi ile birlikte merkezi iktidara karşı muhalif tutumlarını terk ederek devletle iyi ilişkiler kurmaya çalışan Aleviler, çevreden merkeze yönelmişler, Sünnilerin ekonomik, kültürel ve siyasal alanlardaki iktidarına ortak olmaya başlamışlardır. 1950'li yıllardan sonra artarak devam eden kentleşme hareketi ise bu süreci daha da hızlandırmış; Alevilerin yeni özellikler kazanmasına neden olmuştur.Alevi toplum kesimlerinin geleneksel yapılarında meydana gelen değişimleri ortaya çıkarmaya çalışan bu eserde ; Alevilerin ekonomik, mesleki ve öğrenim durumları, dinsel açıdan kendilerini tanımlama biçimleri, inançlarına bağlılık düzeyleri, "Alisiz Alevilik" hakkındaki düşünceleri, Dedelik kurumu etrafındaki değerlendirmeleri, Cemevlerini ibadethane olup olmadığı hakkındaki yorumları, Sünni kesimle olan meseleleri, devlete ve devlet kurumlarına bakışları, siyasi tercihleri, Diyatent İşleri Başkanlığı hakkındaki tutumları gibi pek çok mesele Reşadiye-i İkitelli ölçeğinde teorik ve ampirik verilere dayandırılarak bilimsel açıdan ele alınmaktadır.