İkinci gelişim bu şehre.
Hayatı anlamlandırma denemelerimden yılgınlığa uğradığım, sahiline sığındığım denizin dalgalarına kucak açtığım yıllar. Ümitlerimi sunduğum insanlardan bir karadeliğe tıkılma tehditleri almıştım. Yalnızlık bakıyor, aşka mutedil bir tercüme olmaya çalışıyordum.
Kendime ait bir şeylere tutunup yükseklere açılma gayesindeydim.
Azimliydim. İnsanlardan korkuyor, çocuklara tedbirliydim. Kafesinde umarsız haliyle sohbetime katılan kuşum kadar rahat olamıyordum bir türlü. Zamana bir menfez açıp, kendimi anlamsızlık ve yücede kaybetmeliydim. Bir nevi amok koşucusu suretindeydim, fakat zarar veren ben değildim.
İstanbul'un kuşlarını, dalgalarını, havasını bu küçük şehre tercih etmemin bahanesi, sen olmalıydın. Her şeyden kaçtıkça sana yakınlaşmamın bir açıklaması olmalı. Gözlerini çok özlemiştim.
Saçlarını. Sözlerini...