Yarım yüzyıldan fazla bir süredeki hemen hemen her gün bir nedenle sözünü etmek durumunda olduğumuz KIBRIS.. ve yirmi yıldan beri Türklüğün onur sorunu olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti... Çok ilginç profesyonel bir hayatı olan ve bu hayatını gönüllü çalışmalarla zenginleştiren ve bu elinizdeki kitabı yazan KAMİL B. RAİF, bugüne kadar hep siyasetçilerin gözüyle bakmaya mahkum edildiğimiz bu güzelim Ada'ya, ilk defa insan faktörü açısından bakmamızı sağlamaktadır. Yazar bize 1930'lardaki bir Akdeniz kasabasını tanıtıyor; bu Kasaba'da yaşayan bir çocuğun İngiliz Koloni İdaresinde yaşadığı ikilemi, Atatürk'ü anladığı an bu ikilemden nasıl kurtulduğunu anlatıyor; Türkiye'li olarak ilk tanıdığı milletvekili Hasena Ilgaz hanımefendi sayesinde belleğine işleyen Kıbrıs - Türkiye gerçeği ile bizi karşı karşıya bırakıyor. Kıbrıs'lı Türklerin İngiliz ayırımcı idaresinde girdikleri var olma mücadelesi; Rumların 1950'lerde artarak güçlenen ENOSİS çabaları sırasında Türkiye'den Ada'ya gelen öğretmenlerle yeniden şekillenen sosyo-kültürel yaşamları, daha sonra gelişen EOKA terör örgütü karşısında Türkiye'nin yardımıyla geliştirdikleri mukavemet becerisi: Kitabı okurken bütün bunları bir hayat süreci içinde siz de yaşayacaksınız. 1963 kanlı Noel'den sonra Türkiye garantörlük hakkını kullanıp Ada'ya müdahale etmedi; aksine Kıbrıs'a Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nün gelmesine olanak tanıyan Güvenlik Konseyi Protokolünü imzalayıp Rum yönetiminin Ada'nın tümüne hükmeden bir içerik kazanmasını sağladı. B.M. Barış Gücü ile geçen ve 1974 Mutlu Barış Harekatı ile son bulan terör dolu günlerde, Türk Toplumu'nun sosyo-ekonomik ve psikolojik yapısı nasıl yıprandı; bütün bunları kitabı okuyarak anlayacaksınız. Mutlu Barış Harekatından sonraki süreçte yapılan yönetim hataları nelerdi? Nasıl oldu da Ada'da yaşayan dinamik bir toplum, üretmeden yaşayan bir toplum haline getirildi? KKTC'de kalkınması için yapılan bütün girişimle nasıl oldu da sonuçsuz kaldı? Kalkınma seferberliği neden yürürlüğe konmadı?... Bütün bunları, bir gönüllünün çalışma dinamiği içinde kavrayacaksınız. Türk siyasi becerisinin ve idari sistemi'nin propaganda, lobicilik, misyonerlik, gönüllülük, psikolojik savaş, sivil savunma gibi insan ile ilgili dinamikleri kullanmaması sonucu haklı bir Ulusal Dava'nın nasıl kaybedildiğini bu kitabın sayfaları içinde bulacaksınız. Yıllardır dilimizden düşürmediğimiz ve gönlümüzden silmediğimiz Kıbrıs'ımızı, sadece siyasi bir olgu olarak değil, aksine seven bir insanın kalbi, düşünen bir insanın beyni ve coşkulu bir insanın gönlü ile anlamak isteyenlere bu kitabı salık veririz.