19.yüzyılın çığır açıcı filozoflarından birisi olarak göze çarpan Soren Kierkegaard'ın, varoluşçu felsefenin doğmasında büyük katkıları olmuştur. O, eleştiri yağmuruna tuttuğu Hegel gibi büyük sistemci filozofların aksine her türlü sistem düşüncesinin karşısında olmuştur. Felsefesinin odak noktasını oluşturan insan probleminde o, insanın hiçbir sistem içinde tanımlanamayan, kategorize edilemeyen bir varlık olduğunu göstermeye çalışmıştır. Ona göre insan, henüz varoluşunu tamamlamamış, kaygısı, umutsuzluğu ile varolan, toplum içinde erimeyen bir tekil bireydir. Onun felsefesinin temel sorusu olan "Nasıl Hıristiyan Olunur?" sorusunun temelinde de aslında birey olma arayışı vardır. Bu çalışmada da Kierkegaard'ın tekil birey ve varoluş üzerine düşünceleri, Sokrates'in devletten kopuşu, doğa bilimleri eleştirisi, Hıristiyanlık eleştirisi, varoluş alanları düşüncesinde insanı birey olmaya doğru yaptığı atılım, kaygı, umutsuzluk, iman gibi Kierkegaard'ın irdelediği kavramlar çerçevesinde ele alınmıştır.