"Avrupa, Avrupa duy sesimizi!", artık Avrupa Birliği'ne kabul edilmeyen küskün ülkelerin kalbi kırık vatandaşlarının edebileceği bir laf olmaktan çıktı. Günümüzde bu laf, sağır Avrupa'nın tam ortasında, Avrupa'nın kendi vatandaşlarından işitiliyor. Atacağı her adımı ekonomik kâr-zarar terazisinde tartan, çokuluslu büyük şirketlerin lobileriyle sarmaş dolaş olan, toplu taşıma, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi kamusal hakları umursamak bir yana, bunları birliğin "parlak geleceği" için engel olarak gören bir ortak Avrupa fikri pek çok insanı kaygıya sürüklüyor. Attac gibi muhalif hareketler Avrupa'nın demokratik zaaflarını, cinsiyetçi alışkanlıklarını, çevreye olan duyarsızlığını yakın takibe alıyor. Attac'ın hazırladığı bu kitapta, bugünkü Avrupa'ya gelinceye kadarki süreçlerin tarihçesini, yolun başındaki vaatlerle ara duraklardaki kaypak tavırların incelikli bir analizini, "sosyal" sıfatının gün geçtikçe acılaşarak yok oluşunun hikâyesini, "Nasıl bir Avrupa? Kimin Avrupası?" sorularına verilen yanıtları bulacaksınız.