"Kimlik" kavramı, günümüzde felsefi ve toplumsal tartışmaların en karmaşık meselelerinden biri haline dönüşmüştür. Modernliğin erken dönemlerinde özellikle yerleşik ulus devletlerin inşa ettiği merkezi, kurumsallaşmış ve kolektif kimlikler bulunmaktaydı. Bunların güven vadeden katı ve sabit aidiyet bağları artık giderek daha bireysel özgürleşme biçimleriyle yer değiştirmektedir. Bireyler artık çoğunlukla zayıf bağlar geliştirdikleri, çok boyutlu, kırılgan, bağlamsal ve geçici kimliklerle yaşamlarını sürdürmektedirler. Bu değişimin bir nedeni de egemen piyasa koşullarının herkesi farklılaştırma iddiasıyla daha fazla kişiselleştiren çeşitli kimlik yaratıcı araçlar sunmasıyla açıklanabilir. Söz konusu tabloda, parçalanmış özneleri bekleyen en büyük tehlike ise, farklılıkların bir birlik oluşturmaya yönelik arayışlardan vazgeçip; birbirine hasım ve uzlaşımsal olmayan kabilelere dönüşme ihtimalidir. Bu açıdan kimliğin bir özgürleşme biçimi olduğu kadar dışlayıcı bir siyaset malzemesi olarak yorumlanabileceği de söylenebilir. İşte bu çalışma, gönderimleri kimlik kavramına dayalı olmakla birlikte, ilgi çekici başlıklar altında onun farklı boyutlarını zenginleştirmeye yönelik bir teşebbüsün ürünüdür.