"Demek ki beni sormuştu. Gelsin, demişti; özlemişti. Oysa yıllarca, ben de beklemiştim onu; ama gelmemişti. Onlarca çocuğun arasında bitlenen küçükbaşımı, kaynar suların altında, kısa kalın parmaklı elleriyle ovan bakıcı annenin gözlerinde merhameti ararken; belki de farkında olmadan ona bilenmişti kinim, anama bilenmişti nefretim. Her sabah uyanır uyanmaz, buğulu bir camın ardından, ne zaman yeşereceğini bilmediğim kiraz ağaçlarının dallarına asılı kalan bakışlarım; her daim çıplak dalların yeşile giyinmesini, çiçeğe soyunmasını, beyaza bürünmesini beklemişti sabırla…"
Orhun Veli Batu'nun ödüllü öyküsü; "Kirazlar Çiçek Açar Açmaz Gel," çocuk yuvasına bırakılmış küçük bir çocuğun; annesine olan derin özlemini anlatır. Bu özlem; zamanla yerini nefrete, içi doldurulamamış karmaşık duygulara bırakır.
Küçük çocuk, yuvanın bahçesini dolduran kiraz ağaçlarının mevsimsel değişimlerinde annesini, annesinin verdiği sözleri hatırlar… Sözler, tutulmamıştır. İntikam sırası ise çocuktadır. Çünkü, çocuk büyümüştür artık…