Bilmem ben buralara nereden geldim. Kabuğum benim. Onulmak bilmez asil yaram. Ve benim en işlek en işlevsel parçam. Sen ki beni taşıyıp götürürsün gideceğim yere ama sana araçsın diyemem. Sen ki korur kollarsın ama sana canımı emanet edemem. Sen ki yorulursun, bitap düşersin, hasta eder hasta olursun, sen ki bitmek bilmez sıkıntılarınla, dokunduğun her şeye aldığın tavrın, gösterdiğin tepkinle, sen ki düşe kalka bu koşuşturmacada beni nihayete vardıransın. Seni ne tam severim ne senden tam geçerim. Sana bakarım da beğenemem.
Senden içeri bakmama izin ver.
Senden içeri bakmalarına izin ver.
Kırıl kabuk, çözül düğüm, bu benim kendimde gördüğüm dıştan parlamak değil, içimden gelen ateş. Saçıl, göster kendini, küçük bir yarıktan atıl üzerine, kim ki sana yakın gelir kabuğunun o kırık yerinden süzülen ışığıyla. Karış kabuk, kendin gördüğüne.