21. yüzyıl kapitalizminde her zamankinden daha fazla olan kitlesel tüketim, toplumsal yaşamın ve ekonomik büyümenin merkezinde yer alır. Kapitalizmin büyüyebilmesi için tüketiciler satın almaya devam etmek zorundadır. Bu aşırı tüketimin çıktısı da çöptür. Dolayısıyla çöp olgusu, varoluşunu "tüketmekle" anlamlandıran toplumların, medeniyetlerin, kentlerin kaçınılmaz bir gerçeğidir.
Kırılgan dünyanın en büyük küresel sorunlarından biri olan "çöp krizi"ne odaklanan bu çalışmada çöpün atığa dönüşme sürecinde çöplerin metalaştırılarak ticaretinin yapılmasının ve çöp sepeti uygarlıklarının ortaya çıkmasının nasıl aklandığı; yeşile boyalı bu kirli ticaretin geri dönüşüm kisvesi altında nasıl meşrulaştırıldığı gözler önüne serilmektedir. Ayrıca bu çalışma, sermayenin devlet ve sivil toplumla el ele atıklarla başa çıkma şeklini rasyonelleştirerek insanları eko-vatandaş adı altında "gezegeni kurtarabileceklerine" nasıl inandırdıkları ve bu kirli ticareti nasıl yeşile boyayarak yeşil ekonomiye dönüştürdüklerini açıklamaktadır.
Bununla birlikte Türkiye'nin çöp sorununa, güncel yasal yönetsel süreçler açısından da yaklaşılmakta ve kapsamlı politikalar olmaksızın iyi bir çöp yönetiminin olanaklı olup olmadığı tartışılmaktadır. Türkiye'nin çöple olan imtihanı çöp ithalatı ve çöpün piyasalaşması açısından da değerlendirme konusu yapılmıştır.