Bir rivayete göre bizi yaratan Allah, ilk insan olup bizlerin atası olan Hz. Adem babamızın çamurunu kırk gün yoğurup onu yoktan var etmiş. Yine bir peygamberi olan Hz. Nuh'u kırk gün süren yağmurlar neticesinde bir tufana gark edip diyar diyar gezdirmiş.
Gel zaman git zaman kırkla başlayan tanışıklığımız sürüp gitmiş zaman içinde. İçtiğimiz bir kahvenin hatırını kırk yıl gözetmeyi, kırk katır ya da kırk satırla hüküm vermeyi, bir iknayı ifade eden kırk dereden su getirmeyi de kişisel tarihimize notlar olarak düşmüşüz geçmişten geleceğe…
Aşık Yunus kırk yıl boyunca tek eğrisi olmayan odunlar taşımış dergâhına. Bir ana kırk hafta beklemiş karnındaki yavrusuna sarılmaya. Sevinci ve coşkunluğumuzu kır gün kırk gece sürüp, kırk yıl bir yastığa baş koymayı düşlemişiz yaşam boyunca.
Elinizde tuttuğunuz bu eser kırkıncı yaşımda neşvü nema bulup ulaştı sizlere. Kırk fırın ekmek yiyemesem de bu satırları kaleme alana dek, 'Kırk'ı Çıkmış Öyküler'le geldim sizlere beğeneceğinizi dileyerek…
İçinde bulunan yedi adet öykü ile tüm yetişkinlerin hatta genç kuşağa ait bireylerin de rahatlıkla okuyup kendilerinden bir şeyler bulabileceği bu eser yol göstermeyi amaç edinmeyip sadece şahitlik edebilmeyi okuyucularına fırsat olarak sunmayı hedefler.
Şayet bu şahitliğe bizzat iştirak etmek isteyen olursa da, insana ait duygu ve düşünceleri bir edebi metin halinde onların huzuruna getiren kitap kimin hangi kahramanın yerinde olmayı isteyebileceği tercihini de okuyucusuna bırakan bir anlayışla sizleri sayfalarında ağırlamaktan keyif duyar.