Tûtî İhsan Efendi isimli bir genç, tasavvufa alâka duymaya başladığı sıralarda, yaşadığı şehir olan Kumanova (Makedonya)'ya nadiren gelen bir şeyhin meclisinde bulunur ve onun tesiri altında kalır. Fakat hiç bilmediği bu mânevî cazibeye birdenbire kapılmaktan korkar. Bu hususta danışmak için babasının amcası olan ve Köstendil (Bulgaristan)'de adeta uzlet hayatı yaşayan Ankâzâde Halîl Efendi'ye mektup yazmaya karar verir. Böylece bu zâtla mânevî irtibatı başlamış olur... Kırk Mektup, işte Ankâzâde Halîl Efendi'nin Tûti İhsan Efendi'ye yazdığı bu cevabî mektuplardan oluşuyor. İradesiyle gelip talepte bulunan mürîd ile ona hizmet eden mürşidin remizleri olmuş bu iki isim üzerinden edep, erkân, tasavvuf, tarîkat, intisab, derviş çeyizi, mürîdlerin halleri, seyr ü sülûktaki mertebeler gibi hususların aktarıldığı, esasında birçok mektubun ve mürşidâne sohbetin hulâsası niteliğindeki bu kitap, bugünün meselelerine ve mânevî müşküllerine de çözümler getiriyor.