Dilimiz, kültürümüz, edebiyatımız çok uzun, kadîm ve zengin bir birikime sahip hiç kuşkusuz. Ancak kültürel birikim ve zenginliğimiz, günümüzde yeterince dolaşımda ol(a)madığından edebî varlığımız, gayrimenkul zenginin nakdi olmadığından fakirlik çekmesine çok benziyor… Pruva Yayınları, özellikle anlatma geleneğimizin ilk halkalarından sayılan üstelik yüzlerce yıl evvel çeşitli Batı dillerine defalarca aktarılan Kırk Vezir Hikâyeleri'ni, Uppsala Nüshası'nın harekesiz metninden günümüz Türkçesine kazandırıyor. Mehmet Dursun Erdem'in bilimsel titizliğiyle günümüz Türkçesine aktarılan eser; bilimsel metinleri kuru, bıktırıcı üslûbuyla öğretme amacının dışında sanatsal niteliklerini koruyor.
Kırk Vezir Hikâyeleri'nde padişahı ikna etmek, kendi iddialarını ispatlamak, istedikleri gibi düşündürmek için kırk gün, kırk bilge vezirin anlattığı hikâyelere karşı hanım sultanın anlattığı hikâyelerle birlikte toplan seksen hikâye bulunuyor. Hikâyelerde doğu insanının zekâsı, düşünme biçimi, kurgulama yeteneği, anlatma teknikleriyle davranış biçimleri, 'değer verme' anlayışı etkileyici bir atmosfer oluşturuyor.