İzmir'de doğmuş, çocukluğunu ve ilk gençlik yıllarını sokakları deniz, evleri hanımeli, bahçeleri nergis ve her köşesi buram buram özgürlük kokan o güzel kentte büyümüş on yedisinde bir gençtim, Ankara Garı'na ayak bastığımda.
Elimde annemin gözyaşları içinde hazırladığı bavul, üstümde kareli bir ceket, cebimde babamın verdiği harçlık, içimde öğrenme arzusu ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi olmanın verdiği gurur. Biraz endişe, ne yapacağını, nelerle karşılaşacağını bilmiyor olmanın verdiği şaşkınlık.
Gençlikte her zaman bir yol gösterici bulamayabiliyor insan, bizim nesil de kendi yolunu bulmak konusunda epey çaba sarf etti. Benim anılarım ve tecrübelerim gençlerin yoluna bir parça ışık tutarsa ne mutlu bana.
Belki elinde bavuluyla on yedisinde bir gencin Ankara Garı'nda beklerken, içinde umut denen mum ışığını yakabilirim… Belki o da birinin ayak izini takip edebileceğine inanır, sonra kendi yolunu çizer… Ve vatanına layıkıyla hizmet eder…
Kim bilir…
Ben içimdeki o küçük mum ışığının sönmesine hiç fırsat vermedim.
Dilerim bütün gençler umutlarını dev meşalelere dönüştürerek bir ömür içlerinde taşırlar…