Üretebilmeli insan. Her ne iş yaparsa yapsın, kaç yaşında olursa olsun, nerede yaşıyorsa yaşasın muhakkak üretebilmeli. Hayata artı bir değer katabilmeli. Bir kitapla, bir kap yemekle, bir fidanla, bir makasla, bir tek tohumla tabi ata tohumu olması şartıyla, küçük bir enstrümanla, bir tornavidayla, bir çift cağ ve biraz iplikle, bir kara kalemle yahut derin bir tefekkürle... İşte Kırkların Öyküsü de bu amaç doğrultusunda kaleme alınmıştır.
İnsanlığın sadece tüketime yönlendirildiği bu çarpık çağda üretmenin kutsallığının bir nebze de olsa kavranabilmesi, içerisinde barındırdığı biraz zülf-ü yâre biraz da gönüllere dokunabilecek öykülerle verimli ve de kıymetli vakitler geçirilebilmesiümidiyle...