Yeşil Göl'ün başına gelenler bir kader miydi, yoksa bütün bunlara göz yumduğumuz için bütün suç bizde miydi? Yeşil Göl sözde muhtaç olduğu medeniyet seviyesine, çağdaşlığa, demokrasiye doğru yol alırken şüphesiz ki bizler de yıllardır inşa ettiğimiz. Doğal hayatımızdan, insanlığımızdan farkında olmadan bir bir uzaklaşıyorduk. Sonradan bazılarımız bütün bu olanlara kader dedik, bazılarımız ise aptallığımıza yandık durduk.
Terör örgütü dini bir cemaate üye olmaktan yargılanan, eski bir bakan. Yargı süreci devam ederken kurtuluşu Yeşil Göl'e sığınmaktas bulur. Tabii ruhundaki yok edicilik, diktatörlük, geçmişte edindği siyasi tercüelerle bir araya gelince içindeki canavar yeniden ortaya çıkacaktır. Yıkan, yok eden, parçalayan kurnaz bir diktatörün insanları ele geçirme çaasını ve her geçen gün biraz daha felakete sürüklenen Yeşil Göl'ün, yok edilmeye çalışılan eşsiz bir doğanın trajikomik öyküsünü ibretle okurken bütün bu kaos ortamının içinde yeşermeye çalışanbir aşk hikâyesine de gıptayla tanıklık edeceksiniz Ama hep diyorum ya bence Kırlangıç Baharı'nın en çok sonunu seveceksiniz.