"Sihir diye bir şey yoktur" der büyüklerimiz. Oysa çoğumuzun sihrine inandığı bir eşyası vardır. Bize uğur getirdiğine inandığımız, yanımızda olduğunda kendimizi güvende hissettiğimiz, bize arkadaşlık eden, alıp başka diyarlara götüren bir eşya. Belki bir kalem, belki bir oyuncak, belki bir kutu... Evet, bir kutu. Tıpkı Can'ınki gibi, kırmızı benekli, sihirli bir kutu. Can, babaannesinin armağan ettiği kutuyla uzay gemisi Hoptirik'e atlayıp başka gezegenlerde yaşam aramaya gidiyor. Deniz altında yeni bir dünya keşfediyor. Denizkızı Alara ve Bentos'la birlikte köpek balıklarıyla mücadele ediyor. Bu kadarcık mı? Tabii ki değil. İnsanın elinde onu her yere götüren sihirli bir kutu olur da, yerinde durur mu hiç? Bir sonraki macera Kızılderililer diyarında. Arkadaşı Kara Boncuk'la doğayı daha yakından tanıyor Can. Babaannesiyle birlikte Çanakkale Savaşı'na katılıp tarihe tanıklık ediyor. Siz de küçücük bir kutuyla geçmişe, uzaya, deniz altına, dahası canınızın istediği herhangi başka bir yere gitmek istiyorsanız, haydi başlayın okumaya. Nasıl gideceğinizin sırrı da bu kitapta.